Euro 2016'da hayal kırıklığı yaratan İngiltere ve beklentileri tam olarak karşılamayan İsviçre'nin mücadelesinde kontrollü oyun ve bitiricilik ön plana çıktı. İlk yarısı ortada geçen maçın ikinci yarısında İsviçre'nin baskısına karşılık kontra ataklarla golleri buldu İngiltere.
Takım kadrolarına baktığımız zaman, Petkoviç'in takımın başına gelmesi ve Hitzfeld döneminde as kaleci olan Diego Benaglio'nun milli takımı bırakması ile Basel'de başarılı bir performans ortaya koyan Yann Sommer'i İsviçre kalesinde gördük dün gece. Gerçekten çok yetenekli bir kaleci Sommer, ilk yarının son dakikalarına girilirken Rooney'nin köşe vuruşunda Phil Jones'un sert ve tam da önünde seken etkili kafa vuruşunu harika bir refleks ile çelmesi kalitesinin belgesiydi. O pozisyon ve öncesinde Welbeck'in üçe bir kaleye giderlerken yaptığı kötü tercih olmasaydı İngiltere çoktan skor avantajını elde etmişti ilk yarıda. İsviçre'de bekler Lichtsteiner ve Rodriguez, stoperler Van Bergen ve Djorou olarak dizildiler sahada dünya kupasında olduğu gibi. orta saha göbeğinde Behrami ve İnler, hemen önlerinde Granit Xhaka, kanatlarda Shaqiri ve Mehmedi, ileride ise Seferovic ile oynadı İsviçre, yine dünya kupasındaki kadro dizilişini bozmayarak. İngiltere'de ise en çok göze çarpan değişiklikler Gerrard'ın vedası sonrası orta saha görev yapan Fabian Delph be sağ bekte oynayan genç, Everton'lı John Stones'un olmasıydı. Geçen yılın flaş ismi Sturridge'in olmaması İngiltere'nin ilerde top tutamamasının önemli nedenlerinden biriydi.
İlk yarı kontrollü geçti her iki takım adına da , İsviçre daha çok oyun yapmak istedi ama İngiltere savunmasının arasına pek sızamadılar. Seferovic'in çaprazdan karşı karşıya bir pozisyonu vardı onun dışında pek etkili olamadılar.
İkinci yarıda resim tamamıyla değişti. Seyircinin muazzam desteği ile İsviçre her geçen dakika daha fazla risk alarak İngiltere'nin üstüne gitti. Hitzfeld zamanında daha kontrollü bir oyun oynayarak, geride bekleyip ani çıkmayı tercih eden İsviçre dün farklı bir oyun oynamaya çalıştı. Tempo yaptı yapmasına İsviçre ama yine pozisyon üretmekte zorlandı. Seferoviç'in bir iki şutu hariç pozisyona giremediler İngiltere golüne kadar. Sahanın iyilerinde Gökhan'ın büyük hatası ile 3'e 2 yakalandılar. Sterling, Rooney ve Welbeck gibi atletlere karşı iki pasta gol yediler bu pozisyonda. Golden sonra İsviçre hiç geri adım atmadan baskıyı iyice arttırdı. Burada sahneye Shaqiri ve Xhaka'nın daha fazla çıkmasını beklerdik ama ikisi de beklentilerin altında kaldı. Oyuna giren Drmic maçın en önemli pozisyonununda kaleciyi geçtikten sonra topu boş kaleye sert bir şekilde göndermek yerine yuvarlamayı tercih etti ama topa yetişen Cahill oldu. Son dakikaya kadar İsviçre baskısı sürdü, etkisiz Xhaka'nın yerine Dzemaili oyuna girdi ama pek bir şey değişmedi. Kanatlarda ve orta sahadaki kaliteli ayakların ( özellikle Xhaka, Mehmedi ve Shaqiri - ki ilk ikisi etkisiz oyunları dolayısıyla oyundan çıktılar ) devreye girememesi İsviçre'nin az pozisyona girmesinde en önemli nedenlerden biriydi. Bir de bu orta saha ve dinamik kanat beklerini tamamlayacak komple bir santrafora sahip olsaydı İsviçre milli takımı bir iki seviye daha yukarıya çıkardı. Seferovic ve Drmic'in kapasiteleri belli, gözler Chapuisat gibi bir yeteneği arıyor orada. O olmasa bile futbolu geçen yıl bırakan Alexander Frei gibi kurnaz bir golcüyü arıyor gözler. İsviçre beraberlik golünü bir türlü bulamadı ve Sterling'in önderliğinde İngilizler etkili kontra atağa çıkıp ikinci golü buldular.
İngiltere açısından bakarsak ; bazı İngiliz yazarlar çok umutlu düşünse de İngiltere'yi şahsen beğenmedim. İsviçre risk almasa maç büyük ihtimalle berabere bitecekti ve İngilizler de mutlu bir şekilde buradan ayrılacaklardı. Potansiyelinin altında futbol oynuyor İngiltere, orta sahayı hiç kontrol edemiyor. Dünya kupasında set hücumu yaptığı zamanlarda bile ne kadar zorlandığını izledik hep beraber. Bu takımın kupada hayal kırıklığı yaratan takımdan pek farkı yok. Rooney, Sturridge, Sterling gibi oyuncuların bireysel yeteneklerine kalacak iş yine. Delph'in İngiltere milli takımı için önemli bir değer olabileceğini düşünüyorum dünkü maçtan sonra. Merkez orta sahadan topla hızlı çıkan tek oyuncu İngiltere'de. Sterling ile birlikte etkili kontra atak silahı Delph. Aynı zamanda uzun yıllardır milli takımda oynuyormuş gibi rahat oynaması ve insiyatif alması da önemli puanlar kazandırdı kendisine.
Maçın hakemi Cüneyt Çakır maçı çok iyi yönetti, pek itiraz olmadı kendisine. Drmic'in pozisyonunda Cahill'in top ayağından sekip eline çarpıp kornere gidiyor, orada penaltı değerlendirmesi belki yapılabilirdi ama gri bir pozisyon, yoruma açık. Aynı şey son dakikalarda Delph'e kontrolsüz giren Djorou'nun pozisyonu için geçerli. Cüneyt hoca oyunu devam ettirdi, Djorou'nun topa kısmen teması var ama çok kontrolsüz bir giriş, penaltıya daha yakın bir pozisyon bence.
İsviçre iyi bir jenerasyon yakaladı, hücumda bir, iki etkili oyuncu daha yetiştirirlerse önümüzdeki yıllarda adlarından çok söz ettirebilirler. O oyuncuları bulamadıkları takdirde bu seviyeden ötesine geçmeleri çok zor. İngiltere ise Hodgson ile sıkıcı futbola devam ediyor, takım umut vermiyor, oynadığı oyun skora odaklı, büyük takımlara karşı ne kadar işe yaradığını dünya kupasında gördük. Eldeki dünya çapında oyuncu kıtlığı başarısızlık için bir kılıf olabilir ama kötü oyun için olamaz. En azından bazı şeyler denenebilir saha içerisinde, İngiltere çok pasif oynuyor, potansiyeline zıt olarak.
Bu yazı 10.09.2014 tarihinde yazılmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder