31 Ekim 2014 Cuma

NBA'de İlk 3 Günden 5 Maç İzlenimi 2. Kısım

OKLAHOMA CITY THUNDER 89 - PORTLAND TRAIL BLAZERS 106

*Durant'siz ilk maçta Westbrook takımı son çeyreğe kadar taşıdı ama son 7 dakikada OKC çözüldü. ( Son 6:40 dakikada sadece 6 sayı atabildi OKC )
*Müthiş bir ilk yarı oynadı R.Westbrook, 26 sayı attı, eşleştiği Lillard 0 sayıyla kapattı ilk yarıyı.
*2.yarıda Westbrook'u Batum savundu, Westbrook maçı 38 sayıyla tamamladı. Lillard fizik olarak Westbrook'a karşı dezavantajlıydı ve Westbrook bunu sonuna kadar kullandı ilk yarıda. Ama Batum'un savunmasında Westbrook kolay sayı bulamadı içerden. 
*OKC için Lance Thomas önemli bir kazanç olabilir, çok iyi bir maç çıkardı. Takım Durant'siz bir süre daha oynayacağından iyi süreler alacaktır.
*OKC için büyük talihsizlik Durant'siz yaklaşık 1,5 ay oynamak zorunda olmaları. İşin kötüsü Reggie Jackson ve birkaç bench oyuncusu da sakat, dün de Westbrook sakatlandı.
*OKC için Durant'siz dönemde yıpranacak ve sakatlığa daha açık bir Westbrook izleyeceğiz demiştim, söylediğim daha 2. maçta ortaya çıktı ( Clippers maçında sakatlandı Westbrook , 1,5 ay yok o da )
*Westbrook ve Durant'siz maç kazanması çok ama çok zor OKC'nin. Batıda çok diplere gerileyecekler bu ikisi gelene kadar. Playoff'a anca kalabilecek bu yıl OKC. 5. sıra dahil ilk 5'e giremeyeceklerini düşünüyorum. Westbrook ve Durant'siz 10 maç oynasa OKC, bu 10 maçın 4ünü kazanamaz bu kadroyla. Zaten 2 mağlubiyetle başladılar sezona. Bu da 3-9 gibi bir rakama tekabül eder ki rekabetin kızgın olduğu batıda çok büyük bir dezavantaj demek bu.
*Yarı saha hücumunda Westbrook tek başına bir yere kadar taşıyabilirdi OKC'yi, Portland maçında da öyle oldu. Son çeyrekte Portland vanaları sıkınca OKC çok kötü hücum etti.
*Lillard ilk saha içi isabetini son çeyrekte buldu. Onunla beraber takım da bir anda isabetler bulmaya başladı üst üste. Matthews'un üst üste 2 üçlüğü maçı bitirdi.
*Aldridge ilk yarıda inanılmaz bir performans çizdi, ikinci yarıda duruldu ama yine de ne kadar büyük bir silah olduğunu yeniden kanıtladı herkese.
*Kaman ve Blake takıma önemli takviyeler. Kaman özellikle oldukça iyi bir iş çıkardı OKC'ye karşı, taraftar da alkışlarla uğurladı onu bench'e son çeyrekte.
*OKC'deki sakatlık krizi ile Spurs ve Clippers'ın ardından batıda 3.lük için çok önemli bir aday Portland Trail Blazers. Geçen yıl uzun süre 1. götürmüşlerdi batıyı sürpriz bir şekilde, bu yıl daha tecrübeliler ve bench'leri çok daha iyi. 3. olmamaları için herhangi bir neden yok. Dallas ve Memphis'le üçüncülük için çekişecekler.

NEW YORK KNICKS 95 - CLEVELAND CAVALIERS 90

*Dün geceki maç NBA'in şu ana kadar en çok beklenen maçıydı. Lebron'un ve yeni Cleveland'ın sahne alması büyük olaydı ama geceye Knicks damga vurdu.
*Maç öyle bir başladı ki Knicks'in bir önceki gece Bulls'a karşı yaşadığı hezimeti anımsatırcasına bir oyun vardı sahada. Cleveland rahat 20 fark atacak gibiydi. 
*Jason Smith ve Jr Smith ile nefes aldı Knicks, farkı kapattı git gide ve Cavs da frene basınca ilk yarı başa baş oynandı.
*New York Knicks üçgen hücumundan çok az örnek sundu dün gece. Disiplin içerisinde üçgen sistemini uygulamaları zaman alacak. Zaten daha çok azını öğrenme fırsatları vardı.
*Jr Smith, Melo, Jason Smith ve Larkin Knicks adına gecenin olumlu performanslarını sundular. Los Angeles Lakers gibi Knicks için de uzun bir sezon  olacak. Hem kadro derinliği açısından hem de kalite açısından doğuda zirve ile rekabet edebilecek bir takım değil New York. Playoff yarışında kendini son anda atabilir 8.sıradan ama en büyük sorunları istikrarsızlıkları, saha içi uyumsuzlukları ve üçgen hücumuna ne kadar sadık kalacakları olacak.
*Melo maçı kazandıran şutu Lebron'un üzerinden attı, ondan önce birkaç hücumda Melo'yu bulmadı Knicks, boş döndü. Aslında maç çoktan bitebilirdi Melo'yu 3,4 hücum önce bulsalardı.
*Cleveland'ın zamana ihtiyacı var. Oyuncuların birbirlerini tanıması, sistemin oturması zaman alacak.
*Miami'de 11-10 gibi beklentilerin çok altnda bir başlangıç yapmıştı Lebron ve arkadaşları ilk sezonlarında, burada rekor olarak o kadar kötü bir tablo olmayabilir ama Cavs beklenmedik mağlubiyetler alacaktır.
*Wade,Bosh ve Lebron sırayla şut atıyordu Miami'de ilk zamanlarında. Birlikte oynamayı ikinci yıllarında öğrendiler. Irving Love ve Lebron'un da birlikte etkili bir şekilde oynamayı öğrenmesi zaman alacaktır. Ayrıca Blatt tüm tecrübesine rağmen NBA'de çaylak bir koç. Onun da kendini kabul ettirmesi ve sistemini oturtması zaman alacak.
*Bütün bunlara rağmen hücumdaki patlayıcı gücüyle Cleveland doğuda normal sezonu zirvede kapatacaktır. 
*Maçta öyle anlar vardı ki Irving üst üste sayılar buluyordu ama takım dengesi için sanki topu Lebron'a ve Love'a veriyordu. Yani "sırayla atalım" mantığı daha çok işliyordu. Ben 4 sayı buldum, sıra Lebron'da gibi.. Bu gayet normal, rol oyuncuları da rollerini tam olarak bilmiyorlar şu anda. Onlar da öğrenecek yakında.
*Cleveland'ın savunmada ne kadar iyi olduğunu veya olabileceğini bilmiyoruz. New York vasatın altı bir yarı saha hücumuna sahip. Spurs'e karşı, Clippers'a karşı, Portland'a karşı, sağlıklı bir OKC'ye karşı savunmada ne kadar başarılı olduğunu test edebileceğiz Cleveland'ın.
*Herkesin gözü bu geceki Cleveland - Chicago maçına çevrili. Çok sert bir maç olacak, muhtemelen bir, iki oyuncu sahadan atılacaktır. Chicago ve Lebron söz konusu olduğunda gerilim hep yüksek oluyor. Hücuma karşı savunmanın savaşını izleyeceğiz bu gece. Maçın x factor'ü Kevin Love olur. Ayrıca Lebron'u yavaşlatacak bir Deng yok Chicago'da artık, Jimmy Butler bu rolü üstlenecek mecburen. 

Bu yazı 31.10.2014 tarihinde yazılmıştır.

NBA'de İlk 3 Günden 5 Maç İzlenimi 1. Kısım

NBA'de ilk 3 gün 5 maçın tamamını izledim, izlenimlerim:

DALLAS MAVERICKS 100 - SAN ANTONIO SPURS 101

*Salı gecesi, Şampiyonun açılışıyla başladı lig.
*SAS bildiğimiz gibiydi. Geçen yıl nerede bıraktıysa oradan başladı - hücumdaki akıcılık, top paylaşımı, savunma disiplini, bench'in katkısı ve birçok şey... -
*Leonard ve Splitter kadroda yoktu sakatlıkları gerekçesiyle. Onlar yerine Bellinelli ve Bonner başladı ilk 5'te. 
*Ginobili müthiş bir maç çıkardı - 6/13 saha içi isabeti ile 20 sayı 6 asist-
*Parsons ve Chandler'ın katılımı Dallas'a büyük güç kattı. Geçen yıla göre daha farklı bir Dallas olacaksa bu ikisinin katkısı çok önemli olacak.
*Nowiztki - Chandler tandemi şampiyonluğa götürmüştü Dallas'ı, bu yıl da çok etkili olacak bu ikiliyle Dallas.
*Ellis Dallas'ta başka bir kimliğe büründü, kötü şutlar kullanmıyor, pozisyonları gereksiz zorlamıyor, Dirk ile uyumu şahane.
*Nelson, Harris ve Felton ile bir numara sorunu yaşamaz Dallas. 
* Carlisle farklı oyun tarzları olan yetenekli oyuncuları bir arada kullanmakta usta bir isim. Popovich'in başına çorap örmüştü geçen yıl elindeki limitli kadroya rağmen. İlk turda 7. maça kadar götürmüştü seriyi Şampiyon Spurs'e karşı.
*Son hücumda Dallas şutu çok geç kullandı. Parsons'ın şutu kaçtıktan sonra ribaunt alınana kadar maç bitti. Halbuki 20 saniye gibi bir süresi vardı takımın hücum için ve sadece 1 sayı gerideydiler. Kaçan şuttan sonra faulle oyunu durdurup 2 sayı yeseler bile 3 sayılık bir isabetle maçı uzatmaya taşıyabilirlerdi. Kendilerine ikinci bir şans tanımak yerine maçı tek şutla kazanmayı denediler.
*Biten maçlar açısında kalite olarak şu ana kadar izlediğim en iyi maçtı NBA'de. İkinci buluşmaları da merak uyandıracak.

HOUSTON ROCKETS 108 - LOS ANGELES LAKERS 90

*Kobe Bryant ve Lakers için çok uzun bir sezon olacak bu sezon.
*Boozer,Lin,Johnson,Bryant ve Hill beşiyle savunmada işleri inanılmaz zor. 
*Bu 5'li rakipleri out-score yapacak kadar büyük hücum potansiyeline de sahip değil. Johnson boş şutları kullanacak, Hill hücum ribaundu arayacak. Hücum Kobe'nin bireysel becerilerine, Lin'in drive'larına ve Boozer'ın orta mesafe oyununa - ve post up'ına- kalıyor.
*Playofftan çok uzakta kalacak LAL, Randle'ın sezonu kapatması da üstüne tuz biber ekti.
*Harden & Howard'ın yanına 3. bir all-star'ı ekleyemedi Houston belki ama Ariza yararlı bir transfer.
*Ariza dış savunma olarak Parsons'tan iyi ama hücum anlamında Parsons çok daha komple bir oyuncuydu ondan. En büyük artısı da topu kullanabilmesi Parsons'ın.
*Ariza boş şutları cezalandırıp, rakibin dış skorerlerini iyi kontrol edecektir.
*Yazın geçirdiği transfer dönemiyle bench'e iyi oyuncular ekleyemeyen Houston ligi 5-8 arası bir pozisyonda bitirecek büyük ihtimalle. 
*Geçen yıla göre daha az iddiali bir Houston izleyeceğiz bu yıl.

MILWAUKEE BUCKS 106 - CHARLOTTE HORNETS 108

*Hornets'in Charlotte ismiyle NBA'e geri dönüş maçıydı, atmosfer çok iyiydi maçta.
*Bucks Kidd'in önderliğinde beklendiği kadar kötü olmayacak bu yıl. Jabari Parker, Larry Sanders, Brandon Knight, OJ Mayo ve Ersan Ilyasova iyi bir sezon geçirebilir.
*Bucks için önemli olan takımın ve genç oyuncuların gelişme kaydetmesi olacak.
*Son çeyrek maçta belirleyici oldu. Kemba - Big Al- Stephenson üçlüsü uyumunu arttırdığı zaman çok tehlikeli bir takım haline gelecek Hornets.
*Hornets Marvin Williams'ı 4 numarada oynatıp, Jefferson için alan yaratıyor. Marvin çok iyi bir maç çıkardı dün gece, Jefferson'a ikili sıkıştırma geldiğinde topu biraz daha hızlı çevirebilirlerse rakipleri çok daha sık cezalandırabilirler 4 kısa beşiyle Hornets.
*Lance takımı ve oyun düzenini tanıdığı zaman daha iyi oynayacaktır. Onun yaratıcılığı Hornets'i bambaşka bir yere götürebilir.
*Kemba gerçek bir all-star gibi başladı sezona. Maçı uzatmaya taşıması, maçı kazandıran şutu atması yeteneğinin ve kendine olan güvenin göstergesiydi.
*Kemba maçı uzatmaya taşıyan şutu atarken potayı korumak için geri koşan Bucks'lı oyuncuları da anlamak zor. Bitime 3,4 saniye kala rakibin boş turnike atması ona ne kazandırabilir ki ? Üçlüğü savunmak yerine geri adım atıyordu Kemba şutu atarken Larry Sanders.
*Bucks yakın birçok maçta maçı kapatacak bir adam bulamayacağı için skor anlamında zorlanacak ve dün geceki gibi kaybetmek zorunda kalacak.
*Jabari'ye bu rol şimdiden biçilebilir Kidd tarafından. Takımın yıldızı olması bekleniyor ilerde, şimdiden bu sorumluluk verilebilir.
*Hornets doğuda 3-6 sıraları arasında bir yer edinecek bu yıl. Stephenson ne kadar çabuk uyum sağlarsa o kadar çabuk 3.sırayı zorlarlar.

Bu yazı 31.10.2014 tarihinde yazılmıştır.

28 Ekim 2014 Salı

NBA'de Doğu Konferansı Favorilerinin Analizi‏

CLEVELAND CAVALIERS

NBA'de normal sezonu doğuda şampiyon bitireceğini düşünüyorum Cleveland'ın. Lebron James'le geçen 7 yılda normal sezonu domine etmişti Cavs. Bu yıl da 60 galibiyetin üstüne çıkacak bir Cavs doğunun zirvesinde olacaktır normal sezonda. Lebron James ve Kevin Love takviyeleri ile NBA'de güç dengesini değiştirdiler yazın ama bu takım için halen birçok soru işareti var şampiyonluk söz konusu olduğunda. Avrupa'daki başarıları yadsınamayacak bir David Blatt olacak takımın başında. Ama Blatt daha önce hiçbir NBA takımını yönetmedi. Irving ve Love ligin hatırı sayılır oyuncularından ama her ikisi de kariyerinde hiç playoff maçına çıkmadı daha önce. Ayrıca savunmalarıyla geçtiğimiz yıllarda eleştirilen oyunculardı. Waiters Irving ile topu paylaşmakta güçlük çekti geçtiğimiz yıllarda, Irving gibi onun da fedakarlık yapması gerekecek başarı için. Miller, Marion, Jones gibi veteran oyuncuların takıma katılması önemli bir artı. Şampiyonluk yolunda bu tecrübeli isimlerin katkıları playoffta çok işine yarayacak Cleveland'ın. Hücumda muazzam bir takım izleyeceğiz büyük ihtimalle. NBA'de maç başına sayı ortalamasında 1. kapatabilir yılı Cleveland ama asıl sorun top paylaşımı - Love ne kadar şut atacak , Irving topla ne kadar oynayacak, top ne kadar dolaşacak ve Lebron ne kadar dominant olacak - ve savunmada görünen problemler. Takımın potayı koruyabilecek tek uzunu Varejao, o da son yıllarda sakatlıklarla boğuştu hep. Devamlılığı meçhul... Love ligin belki de en iyi ribaunt alan oyuncusu ama savunmada ne potayı koruma anlamında ne de bire bir savunmada iyi görüntüler vermedi geçmişte. Keza Irving de öyle. Yazın ABD milli takımında özgüvenini geri kazandı, muhteşem bir turnuva geçirdi. Bu sezon da çok iyi bir Irving izleyeceğimizi düşünüyorum ama savunmada henüz kendini kanıtlamadı. Rakibin dış skorerlerini durdurması beklenen isim Lebron James şu anda kağıt üstünde. Ne Irving ne de Waiters bu işi yapabilir. Savunmada bu kadar büyük bir yüke girecek Lebron'un da faul problemi ve yorgunlukla başı dertte olabilir. Bu da Cleveland'ı çok atan ama çok yiyen bir takım konumuna sokacak. Kendinden kuvvetsiz takımları ezip geçecek belki Cavs ama Golden State gibi, Spurs gibi, OKC gibi , Portland gibi, Clippers gibi takımlara savunmada zorlanacaklar. Bu yıl Cleveland için takım kimyasını oturtma ve iyi bir takım olma yılı. Beklentiler şampiyonluk olmamalı bence, çünkü henüz buna hazır bir takım değil Cleveland. Ama doğuyu zirvede bitireceklerdir normal sezonda. Playoffta Chicago eşleşmesinde ne olur ne biter göreceğiz. Şu an için ortada bir eşleşme. 

CHICAGO BULLS

Geçtiğimiz yıl da heyecanlıydı Bulls taraftarları Rose'un geri dönüşü için. Hazırlık döneminde ortalığı toz duman etmişti Rose, yeni sezona da fırtına gibi gireceği bekleniyordu Chicago'nun. Rose vasat bir performans çizdiği ligin başlangıcında yeniden sakatlanarak sezonu kapatmıştı geçen yıl. Bu yıl da umutlar yine pekişmiş durumda. Ama Chicago'nun kaderi Rose'a çok bağlı. Ne kadar sağlıklı olduğunu yazın ve hazırlık maçında gördük ama eski formuna ne kadar çabuk ulaşabilir ve devamlılığını getirebilir mi asıl soru işaretleri bunlar. Tabi bir de sakatlık riski var. Rose eğer MVP formu değil de all-star formuna kavuşursa Chicago doğuda Cleveland'ı geçebilir. Noah, Butler, Hinrich, Gibson gibi oyuncularla mükemmel bir savunma temeli var takımın. Rose da bu takımın savunma anlamında önemli parçalarından biri olacak. Gasol'ün katılımı takım için çok iyi. Ama onun da ne kadar sisteme uyum sağlayacağı ve ne kadar iyi performans vereceğine bağlı takımın kaderi bir anlamda. Lakers'ta düşüşe geçen bir Gasol mü göreceğiz yoksa 2,3 yıl önceki pota altında dominant bir Gasol mü ? Boozer'dan aldığı hücum katkısını alabilecekse sadece Gasol'dan Chicago, bu hamle yalnızca takımın savunma tarafına katkı yapmış olur. Sadece Gasol değil Mirotic, Mc Dermott, Brooks gibi önemli takviyeler yaptı Chicago Bulls yazın. 3 numarada Mc Dermott ve Dunleavy birlikte süre alacaklar. Orada bir Deng olsa daha iyi olurdu ama artık o yok. Mc Dermott iyi bir kumaş, ne kadar çabuk çaylak sendromunu atarsa o kadar çabuk ilk 5'e yerleşir. Mirotic de Avrupa'nın önemli uzunlarından biriydi, pota altında çok katkı verebilir Chicago'ya. Chicago için takım savunmasında herhangi bir şüphe yok. Koç Thib için asıl sorun geçen yıl olduğu gibi hücum. Rose olduğu sürece hücumda üretkenlik konusunda çok problemleri olmayacak. Gasol'ün de Rose'a yardımcı olacağını düşünürsek Rose sağlıklı kaldığı sürece Thibs hücumdan memnun olacaktır genel olarak. Ama herşey dediğim gibi Rose'un ne kadar sağlıklı kaldığına ve nasıl bir form düzeyine sahip olacağına bağlı. Rose beklentilerin altında kalırsa Bulls doğu finaline bile gelemeyebilir. Washington Wizards ve Toronto Raptors bu yıl daha güçlü olacaklar.

Bu yazı 28.10.2014 tarihinde yazılmıştır.

27 Ekim 2014 Pazartesi

NBA'de Sezon Öncesi Takımların Analizi - BATI Konferansı Favorileri -‏

SAN ANTONIO SPURS

Önceki yılın finalisti, geçen yılın şampiyonu San Antonio Spurs tarihinde ilk kez üst üste 2 yıl şampiyon olmaya ilk kez bu kadar yakın belki de. Yazın yaşanan gelişmeler ligin favorisi oldukları gerçeğini daha da pekiştirdi. İnanılmaz bir basketbol oynadılar geçen yıl, Miami'yi darmadağın ettiler özellikle Miami'deki maçlarda.  Bu yıl aynı kadroyu koruyup üstüne Kyle Anderson gibi değerli bir çaylak oyuncuyu kadrolarına eklediler. Duncan - Ginobili - Parker üçlüsü yaşlanmak nedir bilmiyor, koç Popovich'in dehası ve Leonard'ın muazzam gelişimi ile Spurs batıda net favori bu yıl.

Miami Heat'teki gerileme Lebron'un ayrılması ile son buldu, doğuda Chicago ve Cleveland arasında bir güç savaşı olacak gibi gözüküyor ama her ikisi de Miami kadar final tecrübesine sahip olmayan takımlar. Rose'un ne kadar iyi oynayacağı ve ne kadar sağlıklı kalacağı belirsiz, yeni kurulan Cleveland takımı kağıt üstünde muhteşem bir hücum takımı ama bir o kadar da savunmada ve takım kimyasında soru işaretleri barındıran bir takım. Doğudan kim gelirse gelsin Spurs karşısında sürklase olabilir finalde, Spurs o kadar farklı bir takım şu anda NBA'de.

Batıda Spurs'un rakipleri OKC Thunder, Los Angeles Clippers ve sürpriz adayım Dallas Mavericks olacaktır. Yazın Morrow dışında takviye yapmayan, Sefolosha'yı kaybeden OKC Thunder kağıt üstünde hiçbir ilerleme kaydetmedi, Clippers Doc Rivers ile bu yıl daha iyi olacak ama Spurs'u geçebilmek için yeterli malzemeye sahip değiller. Dallas ile Carlisle'ın müthiş liderliği, sıradışı çözümleriyle - Chandler ve Parsons takviyeleri ile - batıda Spurs'e zorluk çıkarabilir. Geçen yıl 7 maça taşımıştı Spurs'e karşı iddiasını Dallas, bu yıl daha iyisini yapabilirler. Büyük bir aksilik olmadığı takdirde - Duncan, Parker, Ginobili , Leonard'ın başına gelebilecek ciddi bir sakatlık - batıdan çıkıp, tarihinde ilk kez üst üste ikinci kez şampiyon olacaklardır.

OKLAHOMA CITY THUNDER

Sezona Durant'siz başlayacaklar, 5 hafta boyunca onun yokluğunda yaklaşık 10,12 maça çıkacak OKC Thunder. Durant beklenen tarihte dönecektir ve yine bildiğimiz Durant olacaktır, buna şüphe yok ama OKC için genel olarak sorunlar devam ediyor. İyi bir dış savunmacı - ama hücumda da takıma yük olan - olan Sefolosha ayrıldı, bench'ten gelip şut katkısı yapacak Morrow takviye edildi takıma. Bu takviye takımın performansını % 5 oranında etkiler en fazla. Oklahoma Durant ve Westbrook'un en iyi yıllarında yine bir atılım yapmadı transfer sezonunda. Takım bilindik sorunlarla uğraşmaya devam edecek. Reggie Jackson ilk 5 başlamak istediğini söylemişti, onun all-star seviyesinde bir oyuncu olmayacağını varsayarsak, Ibaka, Westbrook ve Durant'in en üst düzeyde performanslarını verdiğini düşünürsek OKC için şampiyonluk yolu yine karanlık diyebiliriz. Spurs'e 6 maçta boyun eğdiler geçen yıl ve bu yıl da karşılaştıkları taktirde Spurs'e boyun eğecektir OKC. Durant ve Westbrook en üst düzeyde oynasa da , Ibaka işini en iyi yapsa da X factor olacak oyunculara ihtiyaç var OKC'de. Jackson bu oyuncu mu ? Bence değil. Jackson çok iyi bir bench oyuncusu, takıma dinamizm katıyor, skor getiriyor ama Jackson asla bir all-star potansiyeline sahip bir oyuncu değil. Adams bu yıl ilk 5 başlayabilir ama Perkins'e göre daha fazla ribaunt ve daha fazla ikinci şans sayısı demek Adams. Biraz post-up oyunu aslında OKC'nin ihtiyacı olan şey. Adams'da bu henüz yok. 

Yarı saha hücumunda herşey Durant ve Westbrook'un bireysel çabalarına kalacak yine, bu da OKC'yi tahmin edilebilir bir takım yapacak. Ibaka çok değerli bir uzun ama o da all-star seviyesinde bir oyuncu değil. 13,14 sayı civarlarında geziniyor, 20'lere asla çıkamayacak, onun oyun yapısına aykırı bu. Beklenen ekstra sayılar kimden gelecek o meçhul. Jackson'dan bir maç gelir, iki maç gelir, tek başına yetemez...

Sezon ortası bir takas bekliyorum OKC'den, aksi halde Durant'in sakatlığı nedeniyle normal sezonda 3.sıra ve altına kadar gerileyebilirler. Bu da ev sahibi avantajının kaybolması ve olası bir Clippers eşleşmesinde dezavantajlı bir duruma düşmek demek.

Geçen yıl Zach Randolph 7.maçta cezalı olmasaydı ilk turdan veda edebilirdi playofflara OKC Thunder. Belki o zaman çok daha radikal kararlar alınırdı. Spurs'e batı finalinde kaybedilince çok da fazla durulmadı sorunların üstünde. 

Bu takımın Durant ve Westbrook'tan fazlasına ihtiyacı var. İkisi bireysel becerileriyle takımı bir yere kadar taşıyabilir - 2012 nba finali.. O zaman Harden'lı kadro vardı, o yokken en iyi dereceleri geçen yıl batı finali- , gerisi Brooks ve GM'in işi.

LOS ANGELES CLIPPERS

Chris Paul muhteşem bir lider ve NBA'in en iyi oyun kurucusu belki de. Ama geçen yıl OKC serisinde yaptığı hatalar pahalıya mal oldu. Kendisi de hatasını kabul etti ama büyük pencereden bakarsak suç Paul'de değil Paul'e bu kadar sorumluluk vermek zorunda olan Clippers'ta. CP3 19 sayı civarında sayı üreten bir point guard, istese 25'e de çıkabilir oyun tarzı daha bireysel olsa.. Ama iş Paul'e 25 sayı attırmak değil, Blake Griffin ve diğerlerinin de maç sonlarında Paul kadar belirleyici olabilmesini sağlamak. Spencer Hawes takviyesi önemli bir takviye. 2 yıl önce maç sonlarını Jordan'sız oynuyordu takım, geçen yıl Doc Rivers buna bir son verdi, Jordan'ı son çeyreklerde oynattı maç sonuna kadar. jordan'ın serbest atış problemi ayrı bir konu ama Jordan'lı Clippers'ın saha paylaşımı burada önemli olan. Şimdi Hawes var. Üçlük çizgisine çıkacak bir Hawes Paul'e çok daha fazla alana verecektir maç sonlarında. Her geçen yıl orta mesafe şutunu geliştiren Blake Griffin o bölgeden öldürücü düzeye gelmedikçe maç sonlarında pick & pop ile Griffin'in şutunu riske etmeyecek Clippers. Savunma kapandığı zaman köşelerde şut tehdidi olarak Crawford, Barnes ve Redick'e ilaveten uzun olarak Hawes da olacak. Hawes tepeden % 45'in üzerinde bir 3 sayı isabeti oranıyla oynadı geçtiğimiz sezon, oradan çok öldürücü. ( Horry benzeri bir maç kazandıran 3lük görebiliriz bu yıl Hawes'tan ) 

Clippers'ın asıl sorunu bence kanatlarda içeriyi zorlayacak bir oyuncunun olmaması. Crawford istikrarsız ama çok önemli bir skorer. Ama Crawford işini orta mesafeden veya gerisinden yapıyor çoğunlukla. Barnes ayağını kurup boş şut bekliyor, Reddick perdeden çıkıp şut arıyor. Lance Stephenson benzeri delici bir 2 numara veya bir 3 numarası olsaydı Clippers'ın , hücumda varyasyonlarını arttırabilirdi. Jordan ve Griffin içerden etkiliyken, onlar sahadayken içeri girecek bir oyuncu daha fazla kalabalık yaratmaz mı ? Diye sorulacak olursa, Hawes ile maç sonu oynayıp, boyalı alanı mümkün olduğunca açtıkları zaman böyle bir problem olmayacaktır.

Hücumda OKC gibi tahmin edilebilir bir takım Clippers. Ritmi, havayı bulursa işi koş koş'a döndürüp şov yapabiliyorlar ama zorluk derecesi yüksek maçlarda, yarı saha oyununda ya Blake'in bire birlerine, ya Paul'ün bire birlerine ya Reddick'in perdeden çıkıp şut atmasına, ya Crawford'un bireysel becerisine ya da eskiye göre daha iyi olsa da öldürücülüğü tartışılacak bir Paul - Griffin pick & pop oyunuyla skor arıyor. Paul iyi bir gününde değilse tüm sistem çöküyor, Crawford'un 30 + sayılık bir maçına veya Blake'in 30 + sayılık canavar performansına kalıyor iş.

Clippers savunmada daha iyi olacaktır bu yıl, hücumda da Hawes'ın gelişi ile daha fazla alana bulacaktır ama bunlar Spurs'ü elemek için yeterli mi . En azından sezon başı için halen soru işareti diyebiliriz.

Bu yazı 27.10.2014 tarihinde yazılmıştır.

Manchester United:1 Chelsea:1 Maç Analizi‏

Yenemiyorsan yenilmeyeceksin kuralı futbolun altın kurallarından biridir. Özellikle yarıştığın bir rakiple oynuyorsan, o an için kötü bir sonuçmuş gibi algılanan o 1 puan çoğu zaman tabelada lig sonunda - ya da kupa sonunda fark yaratır.

Chelsea dünyada takım savunmasını en iyi yapan kulüp belki de. Mourinho'nun ilk Chelsea döneminde kale gibiydi Chelsea savunması arkada Cech ile şimdi de kale gibi ama bu sefer arkada bekleyen Courtois var. En az o zamanki Cech kadar iyi - belki de daha iyi - olan Courtois sağlam savunmanın sigortası arkada. Bu savunmayı geçebilmek için skoru dengede tutmak veya bir şekilde öne geçip, Chelsea savunmasının öne çıkmasını sağlamak gerekiyor. Chelsea'ye karşı yenikken gol bulmak gerçekten çok zor ama 90+4'te bunu başardı United dün akşam. 

Manchester United sistemi, takımı oturtayım derken zirveden 10 puan geride kalmıştı maç öncesinde. L.Van Gaal'ın istediklerini yapabilmesi zaman alıyordu ve United çok da iddiali olmadığı zirve yarışından koptu aslında, onlar için hedef ilk 3 veya ilk 4. Bu hedeften sapmamak için içerde Chelsea'ye kaybetmemesi gerekiyordu United'ın. 

Chelsea ise City ve Liverpool ile yapması beklenen zirve yarışında açık araya doğru emin adımlarla ilerliyor. City'nin beklenmedik puan kayıpları, Liverpool'un geçen yılı mumla aratır hali, Arsenal'in istikrara kavuşamaması, United'ın yeniden yapılanma sancıları derken Chelsea ligin net favorisi oldu ilk 8 haftada. 

Her iki takımın da gol bulabileceği bir ilk yarı oldu. Robin Van Persie ve Drogba'nın net gol şansları vardı ilk yarıda. United öne geçseydi, maçın skoru daha değişik olabilirdi ama olmadı.

Falcao ve Rooney'nin yokluğunda Van Persie en önde arkasında Di Maria - Mata - Januzaj üçlüsü ile gol aradı M.United. Chelsea ise Diego Costa ve Remy'nin yokluğunda sahte 9 Schürrle yerine Drogba ile sahaya çıktı. Son haftaların formda isimleri Oscar ve Hazard Willian ile birlikte Drogba'nın arkasından hücuma destek veren isimler olarak yer aldılar sahada. Matic Fabregas ikilisi ile orta sahayı tutmayı planlayan Jose Mourinho maçı son dakikada yedikleri gole kadar planladığı gibi götürdü.

Drogba'nın duran toptan gelen golüyle öne geçtikten sonra Chelsea, Hazard ile net bir şansı gole çevirebilseydi 2-0 yapıp maçı koparabilirdi. Hatta maç M.United için farklı bir mağlubiyetle bile bitebilirdi ama Chelsea golü atamadı.

Oyunu da yavaş yavaş bıraktı United'a. Arkasına güvendi...  M. United R.Van Persie'nin çaprazdan attığı bir şut dışında etkili olamadı, maç 1-0 bitecek gibi gözüküyordu.

Ama futbolda 1,2 dakikanın önemi çok büyük. Hani diyoruz ya 88. dakikada oyuncu değişikliği oluyor, 2 dakikada oyuncu ne yapacak ki diye.. Yapıyor işte !

90'da Hazard çıkınca orta sahada top yapacak bir adam daha azaldı takımdan, United son birkaç dakika iyi baskı kurup, Ivanovic'in atıldığı pozisyonun akabinde golü buldu karambolde.

Futbol böyle bir oyun işte... Ne kadar savunman iyi olursa olsun, ceza sahasına gelen toplarda - özellikle duran toplarda - bazen çaresiz kalabiliyorsun. Top oraya ne kadar fazla gelirse o kadar risk altındasın.. Fellaini vurdu Courtois çıkardı ama RVP attığı golle kendini affettirdi taraftarına.

Schürrle'yi 90. dakikada oyuna almak yerine daha önce alsa Mourinho, 1-0'da skoru tutmak yerine 2'yi ciddi ciddi arasa Chelsea bu beraberlik ortaya çıkmazdı.

Chelsea için çok büyük bir kayıp yok , Southampton'ın 4 , City'nin 6 puan önünde zirvede ve güçlü kadrosuyla açık favori ligde hala.
 
Ama United için bu 1 puan gerçekten çok önemli. Hem psikolojik olarak - kendi evinde ligin favorisi Chelsea'ye galibiyet şansı tanımadı - hem de puan anlamında. 4.West Ham'ın yalnızca 3 puan gerisinde United ve işleri toparlamak için yeteri kadar zamanları var.

Bu yazı 27.10.2014 tarihinde yazılmıştır.

20 Ekim 2014 Pazartesi

Lewandowski Bayern Münih'in Sistemine Uymuyor mu ?

7 Bundesliga maçında 4 golü var Robert Lewandowski'nin. Geçen hafta attığı iki gole kadar çok eleştiriliyordu Alman medyası tarafından Polonyalı oyuncu.

Bayern Münih'in asıl santraforu Mario Mandzukic geçen yaz Lewandowski'nin gelişi ile takımdan ayrıldı. Mandzukic'in ayrılma sebebi Lewandowski'nin gelişi ile yedek kalacak olması değil Guardiola'nın sisteminde kendini iyi hissetmemesiydi. Sisteme alışamadığını ve zevk almadığını söylemişti Mandzukic. Bu doğrultuda ayrılmak istedi ve ayrıldı.

Dortmund'da Avrupa'nın en önemli golcülerinden biri haline gelen Lewandowski de Dortmund'taki performansına henüz ulaşamadığı için eleştiriliyor. Sorunun kaynağı Guardiola'nın sistemi mi, Bayern'in diğer oyuncularıyla mı alakalı yoksa Mandzukic ve Lewandowski'nin oyun tarzı ile mi ilgili ?

Üçüncüsü için Zlatan IBrahimovic ile benzer bir sistemi oynayan Pep Guardiola'nın Barcelona'sına bakabiliriz. Ibrahimovic bu iki oyuncuya fizik olarak benzese de oyun tarzı olarak, topla oynamayı seven bir oyuncu olduğu için, farklı bir oyuncu. Ama yine de ilerde Pep Guardiola'nın istediği santrafor tarzı değildi. Mandzukic ve Lewandowski de öyle. Villa, Messi gibi topla hızlı düşünen, hızlı hareket eden, boşluklara kaçmayı seven bitirici oyuncular Guardiola'nın sisteminde parladı hep.

Lewandowski çok kaliteli bir santrafor ama bu sistemde kısa paslarla oyun rakip yarı alana yıkılırken Lewa'nın ilk önceliği savunmanın göbeğini meşgul etmek. Robben ve Ribery'nin ( sakatlıktan dönecek ) katılımıyla Lewandowski'ye 6 pas içerisinde daha çok inecek belki de ama yine de asıl işi bitirecek olan oyuncular Robben, Ribery, arkadan gelecek Müller ve Götze olacak. Yani gol ortalaması olarak Lewa Dortmund'daki yıllarının altına inecek, istatistik kağıtlarına bakanlar eleştirecek ama bunda Lewa'nın suçu yok. 

Mandzukic gibi sistemden zevk almıyorum, gitmek istiyorum der mi bilinmez ama Lewa'nın % 100'üyle hiçbir zaman bu sistemde oynayamayacağını bilmesi lazım. Farklı bir rol oynuyor bu sistemde ve takımın iyiliği için bu rolü kaldığı sürece oynayacak. 

Yani sorun bu 3 sorunun birleşimi aslında : " Guardiola'nın sistemi, Bayern'in diğer oyuncularıyla mı alakalı ( kanattan sıfıra inip topu geriye kesme veya içeri girip şut atma eğilimi, olan iki oyuncuyla oynuyor Bayern, Lewa savunmanın kucağında 6 pasta olacak bu durumda ) , Mandzukic ve Lewandowski'nin oyun tarzı". 

Takım için oldukça önemli bir rolü var Lewandowski'nin, o olmadığı zaman Müller oraya geçtiğinde belki daha fırsatçı bir Müller oluyor kale önünde ama hem Müller savunmanın arasında yıpranıyor, hem de onun yaptığı arkadan etkili koşuları yapacak ikinci bir oyuncu olmuyor sahada. Ayrıca fizikli savunma oyuncularına karşı Müller de zaman zaman eriyebiliyor ( üst düzey maçlarda ) 

Belki 15 gol atacak Lewandowski bu yıl ligde ama yine açık ara yapan bir Bayern, kupalarda sonuna kadar bir Bayern olacağı için yaptığı fedakarlığın karşılığını madalyalarla ve kupalarla alacaktır her ne kadar basın bununla pek ilgilenmese de...

Bu yazı 20.10.2014 tarihinde yazılmıştır.

Futbol Kurallarında Küçük ama Önemli bir Değişiklik Önerisi

Futbol diğer spor dallarına göre teknolojiden yardım alma konusunda ve kurallarda değişiklik yapma konusunda çok daha geleneksel yaklaşıma sahip dünya üzerinde. 

Ama oyunu güzelleştirmek adına, hızlandırmak adına bazı değişikliklerin üstünde ikinci kez düşünülmeden yapılması gerekiyor.

Bunlardan biri de oyun durduğu zaman faul yapan oyuncunun ( çoğunlukla ) topu eline alıp birkaç saniye vakit kazanarak, pozisyonunu aldıktan sonra rakibe vermesi.

Modern futbolda takımlar alanları çok iyi kapatıyorlar, hız herşeyden önemli artık. Böyle bir ortamda, topu hızlı başlatıp zaman kazanacak, avantaj sağlayacak bir takıma rakip takımın oyuncuları tarafından , kimi zaman da hakem ( gereksiz yere düdüğümü bekle falan diyorlar orta sahada olan bir faul atışı için ) tarafından izin verilmiyor.

NBA'de geçen yıl çok güzel bir kural uygulanmaya başlandı. Basket olduktan sonra hücum eden takımın oyuncularının topa değmesi yasak ! Topu kucağına alıp geriye birkaç adım attıktan sonra rakibe yavaşça topu vermesinden bahsetmiyorum burada, dokunması bile yasak ! Bu kuralı bir kere ihlal eden oyuncular uyarı alıyor, ikincisinde ve sonrasında rakip serbest atış kullanıyor böyle bir durum olduğu zaman. Ne oyunun hızı kesiliyor, ne de izleyenlerin siniri bozuluyor.

Açıkçası futbolda bunu görmek benim sinirimi bozuyor. Oyun durduysa, topu bırakıp işine bakması lazım herkesin. Bu konuda FIFA ve UEFA ileride böyle bir adım atar mı bilmiyorum ama küçük bir detay olsa da atlanmaması gereken önemli bir konu bu.

Maksat futbolun akıcı ve temiz oynanmasını sağlamaksa bu konuda bir kural getirilmeli. Topa dokunmak yasak olmalı, basketboldaki gibi oyuncular ilkinde uyarı alıp, ikincisinde ve devamında sarı kartla cezalandırılmalı bence. Düdükten sonra topa vuran oyuncuya sarı kart gösteriliyor ama bu konu genelde atlanıyor.

Hakemin insiyatifine bırakılmamalı bu konu, kurallarda net bir şekilde yer almalı.

Bu yazı 20.10.2014 tarihinde yazılmıştır

16 Ekim 2014 Perşembe

Durant'siz OKC Thunder'ın Yolu

Geçen yıl çok az izleyebildiğimiz Kobe Bryant ve Derrick Rose'u yeniden parkelerde göreceğimiz için yeni NBA sezonunu hevesle beklerken geçen yılın MVP'si Kevin Durant'ın sakatlığı nedeniyle 2 ay formasından uzak kalacağını öğrenmek oldukça üzücü oldu.

Westbrook'un sakatlığı dolayısıyla geçmişte Thunder'ı birkaç kere tek başına taşımak zorunda kalan Durantula'nın yokluğunda Thunder'ın oldukça zorlanacağını düşünüyorum.

Aralık ortası parkelere dönmesi beklenen Durant'in yokluğunda OKC Thunder 24-27 maç arası maç adedi oynayacak. Sezonun neredeyse % 30'luk bölümüne denk gelen bu bölümde Memphis Grizzlies, Portland Trail Blazers, Cleveland Cavaliers, Los Angeles Clippers, Golden State Warriors ve Houston Rockets gibi güçlü rakiplere karşı mücadele edecek. Bu 6 maçta en kötü 1 veya 2 galibiyet alsa bile kalan maçlarında yüksek bir galibiyet yüzdesi ile tepeden çok kopmadan yarışa devam edebilir OKC Thunder.

Durant'in sakatlığından sonra dikkat etmemiz gereken noktalar:

1-Westbrook çok eleştiriliyor ve hiçbir zaman Durant'siz takımı sırtlamak zorunda kalmamıştı. Eleştirilere cevap vermek ve gerçek kalitesini tüm dünyaya göstermek için Westbrook adına fırsat olacak bu dönem. Şahsen 25 sayı üstünde bir ortalama ile bu dönemi geçireceğini düşünüyorum Westbrook'un.

2-Westbrook sayı ortalamasını artıracak olsa da verimliliği düşecektir büyük ihtimalle ve en kötüsü sakatlığa her zamankinden daha çok açık olacaktır. Maçlarda kendini daha çok zorlayacağı için - ki Westbrook söz konusu olduğunda 2.veya 3.vites diye bir şeyden bahsedemeyiz- Durant'siz dönemde yıpranacak fiziksel olarak Westbrook. Bir sakatlık çıkmasa bile playoff zamanı geldiğinde yorgun bir Westbrook görebiliriz parkede.

3-Savunmaların Westbrook'a odaklanacak olması, Jeremy Lamb, Reggie Jackson ve Ibaka'nın üstündeki yükü artırıyor. Bu oyuncular sayı ortalamalarını artırmak zorundalar özellikle Ibaka ve Jackson istikrarlı bir şekilde iyi oynamak zorunda. Lamb de gerçek bir 6.adam olduğunu ispat edecek bir çıkış yakalarsa Durant döndükten sonra hem kendine güven olarak hem de form durumu olarak üst seviyede olmuş olur.

4-Jackson ilk 5 oynamak istediğini birçok kez söylemişti sezon başı. Bir sürpriz olmazsa kısa bir 5 ile Jackson - Westbrook'u birlikte göreceğiz backcourt'ta bu dönemde.

5-Yakın geçen maçlarda maçı kapatmak için Durant'i çok arayacak Thunder bu dönemde. Westbrook ortalamanın üzerinde bir closer ama bu rolü mecbur olmadıkça oynamadı geçmişte.

6-Durant'in yokluğu ile toplamda 4 veya 5 maç kadar fazladan maç kaybedeceğini düşünüyorum OKC'nin. Eğer bu rakam 6, 7'lere çıkarsa batıyı ilk 2'de bitirme ihtimali OKC'nin neredeyse imkansız hale gelir. Geçen yıla göre daha da güçlenen Konferans'ta 6 veya 7.sırada bir OKC bulmamız mümkün Durant döndüğü zaman.

7-Durant'in yokluğunda Scott Brooks da göz önünde olacak. Durant varken takıma kazandırmadığı kolektif hücum anlayışı nedeniyle eleştirilen Brooks, Durant'siz hücumda ne tür oyunlar tercih edecek göreceğiz. Hücumda etkisiz bir OKC ortaya çıkarsa Brooks'a eleştiriler büyüyecek. Onun için de büyük bir test olacak bu dönem.

Yazın doğru düzgün hamle yapmayan OKC Thunder'ın kadro derinliğindeki eksiklikler Durant'siz iyice ortaya çıkacak. Brooks'un hücumda Durant ve Westbrook'un bireysel becerilerine yaslanması ve bu yüzden pek set hücumu tercih etmemesi nedeniyle Durant'siz OKC'nin muhtemelen hücumda verimsiz bir görüntü çizmesi beklentiler dahilinde.

OKC Thunder için zor bir dönem bekliyor, Westbrook Durant yokken elinden geleni yapacaktır ama takım o dönene kadar kan kaybedecek. Ne kadar kaybedecekleri ise Brooks'un ve diğer önemli parçaların başarısına bağlı olacak.

Bu yazı 16.10.2014 tarihinde yazılmıştır.


14 Ekim 2014 Salı

Detroit Pistons:89 - Washington Wizards:91 Maç Analizi

*Detroit'in 3, Washington'ın 4.hazırlık maçıydı Pazar günü oynanan maç.
*Chicago maçından sonra Detroit'i ikinci kez izleme şansı elde ettim.

DETROIT PISTONS:

*Jennings-KCP-Butler-Monroe-Drummond beşiyle sahaya çıktı. Chicago maçına göre iki farklı oyuncuyla başladı SVG.  Hafif sakatlığı bulunan Smith bench'te, Meeks de kadro dışındaydı.

*Meeks ve Smith'in ilk 5 başlayacağını düşünüyorum sezon başladığı zaman. Monroe kenardan gelecek.

*Jennings'teki değişimi Chicago maçında vurgulamıştım, bu maçta da sisteme uyum sağlar vaziyetteydi. 10'da 3 ile 6 sayı kaydedip 7 asistle oynadı. Bire birde kendine şut yaratmak yerine SVG'nin talimatıyla çizili oyunları oynadı genelde ve Monroe ve Drummond'a pota altında top indirdi. 

*KCP bu yılın flaş oyuncularından biri olacak. Stuckey'nin boşluğunu tam anlamıyla dolduracak gibi gözüküyor. Hazırlık bölümünde çok iyi, dün de 11'de 5 ile 12 sayı üretti. 

*SVG Drummond ve Smith veya Monroe ile guard'ların ikili oyun aramalarını, birşey çıkmıyorsa topun ilk olarak Drummond'a, sonra da diğer iki oyuncuya pota altında inmesini istiyor. Geçen yıla göre çok daha fazla topla buluşuyor arkası dönük vaziyette Drummond.

*9'da 9 ile 21 sayı üretti Drummond Washington'a karşı. Ayrıca 1 sayı gerideyken 20 saniye kala yine Drummond'a gitti Pistons. O da basket faul çıkardı pozisyondan. Faulu kaçırmasa belki maçı kaybetmeyecekti Detroit ama burada önemli olan SVG'nin Drummond'a ne kadar güvendiğini görmemiz oldu.

*Monroe SVG'nin sisteminde iyi oyunlarına devam ediyor. Chicago maçından bench'ten gelerek 20 sayı üretmişti, pazar günü de 17 sayı attı 10'da 7 saha içi isabeti ile. Sistem ona yaradı. Bench'ten gelmeyi problem etmediği sürece yılın 6.adamlarından biri olabilecek bir verimle oynayabilir sezon boyu Monroe. Hem kendisi için hem de Detroit için kazanç olacak bu durum.

*3 numaradaki eksiklik her geçen maç daha da göze çarpıyor. Bu pozisyondan beklentisi SVG'nin iyi savunma almak ve boş şutları sokmaları. Butler'ın faul problemine girmesiyle Cartier Martin daha fazla süre aldı. Single-Butler-Martin'i bir arada kullanacak sezon boyunca SVG. Üçünden ortalama 15 -20 sayı arasında bir üretim gelecek sezon boyunca. 


*Detroit bu yıl çok yakın maçlar oynayacak, eskisi gibi darmadağın olmayacak çoğu mağlubiyette Detroit. Bu da demek oluyor ki skoru üstlenmesi gereken oyuncular gerekiyor maçın son anlarında. Bu maçta Drummond'a gitti SVG ama Monroe veya Smith'e de sezon içerisinde gidecektir. Burada rakibin getireceği ikili sıkıştırmalarda köşelerde ve tepede bekleyen şutörlere de önemli bir görev düşüyor Meeks, Jennings, Carter, Pope maçın son anlarında şut tehdidi oluşturmak için sahada yer alabilirler sezon içerisinde sık sık. Bu dörtlüden en az 3ü yer alacaktır maç sonlarında skor gerekirken.

WASHINGTON WIZARDS:

*Beal'ın 6 hafta oynamayacak olması büyük bir kayıp ama Rice ve bu maçta süpriz işler yapan Xavier Silas bu boşluğu bir nebze de olsa kapatabilirler.

*Beal'ın yokluğunda Wall ve Pierce'ın yükü artacak hücumda.

*Wall-Rice-Pierce-Nene-Gortat beşiyle sahadaydı Washington ve Beal dönene kadar bu beş'i kullanmya devam edebilirler.

*Otto Porter geçen yıl ortalıkta yoktu ama bu yıla iyi hazırlanmış. Geliştirdiği dış şutu ile Ariza'nın yokluğunda savunmada ve hücumda takıma önemli katkılar yapabilir sezon içerisinde.

*Silas Beal'ın yokluğunda sürpriz bir çıkış yaptı. Potaya korkusuz gidiyor, çok da faul aldı ama biraz fazla risk alıyor, bu nedenle çok top kaybına yol açtı.Gelecek uyarılarla bu konuda daha dikkatli olacaktır.

*Washington maçı yedek oyuncularla kapattı. Blair ve Miller olumlu katkılar yaptılar. Maçı kazandıran sayıda Miller Seraphin'e çok güzel bir asist yaptı.


*Seraphin Washington'da bu yıl iyi katı verecek gibi gözüküyor. Oyunda kaldığı süre boyunca çok etkiliydi pota altında. Fizik olarak çok iyi duruma gelmiş.

*Washington Wizards geçen yılki pozisyonunu daha da iyileştirecek, ilk 3 için ciddi bir aday doğuda. Cleveland ve Chicago'nun arkasında 3. olarak görüyorum onları. Pierce'ın da gelmesiyle maç sonlarını kapatacak veteran bir oyuncuya daha sahip oldular. Miller, Pierce, Nene, Gortat, Gooden, Harrington gibi tecrübeli oyuncuların varlığı Beal, Wall gibi parlayan genç yıldızlara rahatlık sağlayacaktır. 

Bu yazı 14.10.2014 tarihinde yazılmıştır.









13 Ekim 2014 Pazartesi

Fransa:2 Portekiz:1 Euro 2016 grup-hazırlık maçı- Analizi‏

Cumartesi akşamı günün en güzel maçlarından biri oynandı Fransa'da. Euro 2016'nın ev sahibi Fransa ile Dünya Kupasında hayal kırıklığı yaratan Portekiz'in mücadelesi oldukça keyifliydi.

Açık bir futbolun oynandığı, tempolu mücadelede çok daha fazla gol olabilirdi. Deschamps ile dünya kupasında iyi bir görüntü çizen Fransa onun önderliğinde Euro 2016'ya hazırlanıyor. Fransa için Deschamps çok doğru bir tercih. 

Fransa'nın kadro seçiminde kalede Mandanda*, savunma dörtlüsünde Evra, Varane, Mangala*, Sagna*, orta sahada Pogba, Cabaye, Matuidi üçlüsü, ileri üçlüde de Griezmann, Valbuena ve Benzema yer aldı.

Dünya kupasındaki genel ilk 11 tercihlerine göre üç oyuncu farklıydı (*'lı oyuncular ) . Kalede Mandanda'yı denemiş olabilir Deschamps, Lloris'i yeniden kalede görebiliriz ilerki maçlarda. Savunmada ise Sakho'nun yerine Mangala tercihi dünya kupasında da birçok otorite tarafından yapılması beklenen tercihti. Sağ bekte ise sakat Debuchy yerine Sagna oynadı, Debuchy döndüğü zaman formayı geri alabilir. Uzun lafın kısası, Fransa iskeletini belirlemiş durumda. Ribery'nin plansız vedası ile Valbuena ve Griezmann'ın yeri garanti gibi görünüyor ilk 11'de ama bu iki oyuncunun çok daha fazla sorumluluk alması gerekecek onun yokluğunda. Özellikle Valbuena Ribery'siz Fransa'da yaptıklarıyla yazın göz doldurmuştu turnuvada, Griezmann ise henüz beklenen etkiyi yapamadı ne Atletico'da ne Fransa'da. Takımın hücum lideri Benzema ise Fransa Milli takımı ile başka bir profile bürünüyor Dünya kupasından beri. Kale önünde Fransa milli takımıyla oldukça etkili olan Benzema cumartesi günkü maçın da açılış golüne imza attı. Sadece gol bölgelerinde attığı gollerle değil arkadaşlarına hazırladığı pozisyonlarla da takdir topluyor Fransa milli takımındaki Benzema.

Matuidi, Cabaye ve Pogba üçlüsü müthiş bir üçlü. Matuidi güç ve dinamizm, Pogba teknik ve fizik, Cabaye ise yüksek oranda başarılı pas özelliği ile müthiş bir denge kuruyor orta sahada. Bu üç oyuncunun atağın gelişimine göre sırayla ileriye koşular yapması ( Cabaye daha çok geride kalıyor ) ve skora katkıda bulunması da cabası. İkinci golde geriden gelen Pogba'nın müthiş plasesi vardı mesela. 

Günden güne olgunlaşan Varane ve Manchester City gibi büyük bir kulübe transfer olan Mangala'nın gelişimlerini sürdürecekleri varsayıldığı zaman 2 yıl içerisinde korkulacak bir savunma tandemi oluşturacaklarını düşünebiliriz. (Efsane Blanc-Thuram veya Leboeuf-Blanc tandemi gibi)

Portekiz'de ise başa Fernando Santos'un gelmesiyle tanıdık yüzleri görmeye başladık.

Ricardo Quaresma, Ricardo Carvalho, Tiago, Danny gibi tecrübeli isimler kadroda yer aldı Cumartesi günkü maçta. Quaresma ve Carvalho oyuna sonradan dahil oldular ama Santos'un daha hazır bir kadro ile turnuvaya katılmak istediğini görüyoruz. Özellikle Danny ileride Nani ve Ronaldo'nun omuzlarına binen yükü hafifletecek bir oyuncu. Quaresma da aynı şekilde hücumda önemli bir opsiyon olacak Portekiz için. Eliseu, Cedric Soares gibi yeni oyuncuları da kadroya monte eden Santos'un pozitif kariyeri düşünüldüğü zaman Portekiz için başarılı günlerin geri geleceğini söyleyebiliriz. 2 yıl sonra bu kadro daha da yaşlanacak, Carvalho, Alves gibi oyuncular belki kadroda olmayacak ama William Carvalho, Andre Gomes - Valencia'da büyük çıkış yaptı-, Vieirinha- Wolfsburg'da iyi futbol oynuyor- gibi isimlerin gelişim göstermesi ile yeniden Avrupa futbolunda söz sahibi olabilirler. En azından Dünya kupasındaki kadar kötü olmayacaklarını düşünüyorum.

Maç 2-1 bitti ama skordan çok oynanan pozitif oyun ve Fransa'nın kupaya şimdiden ne kadar motive olduğunu görmek çarpıcıydı. Portekiz'in de eldeki kadroyu değiştirerek, daha gerçekçi bir oyunla turnuvaya hazırlandığını, 4 ay önceki silik görüntüsünden çok uzak olduğunu gördük. 

Bu yazı 13.10.2014 tarihinde yazılmıştır

8 Ekim 2014 Çarşamba

Chicago Bulls:109 - Detroit Pistons:111 Hazırlık Maçı Analizi

NBA'de sezon öncesi hazırlık maçları birkaç gün önce başladı ve bu yıl yakından takip edeceğim Detroit Pistons'ın Chicago maçını dün izleme şansı buldum. Stan Van Gundy ile çok daha iyi bir basketbol izlettirmesi beklenen Detroit dünkü maçta da bunun sinyallerini verdi.

Detroit; Jennings-Meeks-Butler-Smith-Drummond beşiyle maça başladı. Smith, Monroe ve Drummond'un üçünün aynı anda sahadayken hücumda ne kadar kötü bir görüntü çizdiklerini görmüştük, bu üçlüyü dünkü maçta birlikte hiç kullanmadı Van Gundy. Monroe'yu bench'ten getirdi, oldukça fazla süre ve şut imkanı verdi Monroe'ya. Hem hücumda dengeler sağlandı hem de bu üç oyuncunun verimliliği arttı - sezon içinde daha da artacak.

Orlando'da Howard üzerinden sistemi inşa eden SVG burada da Drummon üzerinden bunu yapacak. Drummond'a geçtiğimiz yıllara göre çok daha fazla top iniyor. Sadece pick&roll'larla değil, bire bir post-up hücumunda da kullanılıyor Drummond. Yazın bu konuda çalışmalar yapan Drummond istenen düzeyde gözükmedi belki ama en azından sırtı dönük, kabul edilebilir düzeyde bir post-up oyununa sahip şu anda.

Drummond'ın haricinde göze çarpan en belirgin farklılık hücumdaki tempo ve topun paylaşımı. Maçın ilk 6 basketinde bütün sayılar asist üzerinden gelmişti Detroit adına. Pick&roll sonrası boş adam Jennings ve sonradan oyuna giren Augustin tarafından ısrarla bulundu.

Topun hareketliyle birlikte Orlando'da dış atışlarla etkili olan bir takım yaratan SVG burada da benzer bir sistemi inşa ediyor. Geçen yıla göre çok daha fazla 3'lük deneyip, çok daha fazla isabet olacak Detroit Pistons bu yıl.

Savunmada ise rostasyon oldukça iyi çalışıyor, Drummond ve o yokken Monroe pota altının koruyuculuğuu yapıyor. SVG'nin savunmaya getirdiği disiplin de kendini farkettiriyor.

Detroit üzerinden gidersek; dünkü maçta iyi bir performans çizen ve gelen raporlara göre yazın iyi çalıştığı söylenen Caldwell-Pope sezonun flaş isimlerinden biri olabilir. Stuckey'nin yokluğunda ,bench'ten gelip etkili bir şekilde 12 sayı ve üzeri bir ortalama ile sezonu bitirebilir Caldwell-Pope. Jennings ve Smith eski alışkanlıklarını terk edip, sisteme uyum sağlamaya başlamışlar, Smith gereksiz dış atışları, Jennings de zorlama şutları ve bire biri zorlayan oyun anlayışını değiştirecekler SVG'nin sisteminde.

Yeni sistemde oldukça iyi gözüken bir diğer oyuncu da DJ Augustin'di. Chicago'da göstediği yarım sezonluk müthiş performans burada da devam edecek gibi gözüküyor. Topu çok akıllı kullanan DJ SVG'nin sisteminde Jennings'i yedekleyip, oldukça iyi süreler alacak. Sakatlıktan dolayı son bir iki yıldır pek katkı veremeyen Jerebko da dün iyi gözüktü. İstikrarsız dış atışlarını daha istikrarlı bir hale getirebilirse çok daha fazla süre alacaktır. SVG 10 oyuncuyla veya 9 oyuncuyla kısa bir rotasyon kullanabilir sezon içerisinde, sistemine uymayan oyunculara süre vermeyecektir.

Detroit Pistons bu yıl doğuda playoff'u zorlayan takımlardan biri olacak, SVG'nin kuracağı yapıyla doğuda önümüzdeki birkaç yıl içerisinde zirveye oynayan bir takım görebiliriz.

Chicago ise maça Rose-Butler-Dunleavy-Gibson-Gasol beşiyle çıktı. Sezon içerisinde Dunleavy yerine McDermott, Gibson yerine de Noah başlayabilir - Noah başlayacak, Mc Dermott bir ihtimal-.

Rose 2014 Dünya Şampiyonasında da eski Rose gibi gözükmemişti bana, henüz hazır değil. Maç ritmini bulması, eski formuna kavuşması uzun bir zaman alacak. Bu yıl o formunu hiç bulamayabilir Rose. Dün de kısa bir süre almasına rağmen 4'te 0 ile saha içi isabeti bulamadı, 1 asistle kapattı maçı. Gibson'ın yerine oyuna giren Mirotic de kötü bir akşam geçirdi, sadece 14 dakikada 6 faulle kenara gelmek zorunda kaldı. NBA basketboluna alışması için Mirotic'in süreye ihtiyacı olacak.

Doğunun favorilerinden Chicago Bulls oyunun savunma tarafından yine ligin en iyilerinden biri olacaktır ama hücum tarafında Rose'un ne kadar sağlıklı ve formda olduğuna bağlı birçok şey. Gasol önemli bir takviye ama hücumda daha fazla top kullanması gerekiyor, koç Thibodeau da maç içerisinde Gasol'e bu yönde uyarılarda bulundu. Mc Dermott ligin iyi oyuncularından biri olacak potansiyele sahip, dış atışlardaki becerisi, 3 ve 4 numarada oynayabilecek olması takım için önemli bir artı. Brooks kenardan gelip önemli işler yaptı dün, o da Hinrich ile birlikte Rose'un arkasında duran sağlam bir PG olarak katkı sağlayacak Chicago'ya.

Chicago'nun nereye kadar gidebileceğini dediğim gibi Rose'un durumu tayin edecek. MVP formuna gelemese de ALL-NBA 3rd team kadar oynayabilirse bu yıl Chicago doğudan çıkan takım olabilir. Aksi halde hücumda ciddi sıkıntılar çekecek yine Bulls bu kadar oyuncu kadrosuna katmasına rağmen - Gasol, Mirotic, Mc Dermott, Brooks-.

Bu yazı 08.10.2014 tarihinde yazılmıştır.

1 Ekim 2014 Çarşamba

Arsenal:4 Galatasaray:1 Maç Analizi

Futbolda bir başarısızlık varsa bu başarısızlığın nedeni tek bir faktör olmaz genelde. Birkaç faktörün birleşmesi ile başarısızlıklar oluşur. Ülkemizde genelde başarısızlıkların sorumluluğu tek bir şahıs üzerine yüklenir - teknik direktörler çoğunlukla - . Dün de Arsenal maçında alınan kötü sonuçtan ziyade oynanan etkisiz oyun ve takımın sahaya çok farklı bir formasyonla dizilmesinden ötürü eleştirilerin hedef noktası Cesare Prandelli. 

Benim de mağlubiyette tek sorumlu olarak değil belki ama ilk olarak sorumlu tuttuğum isim Prandelli.

1- 3-5-2 veya 5-3-2 , artık adına ne verirseniz, gibi bir sistemle oynamaya karar veriyorsun bir anda Arsenal deplasmanı öncesi. Savunmada hata seviyesini minimum tutman gereken bir maç zira Arsenal'de öyle yetenekli oyuncular var ki sen hata yapmasan bile yeteneği ile kendine pozisyon yaratacak bir çok oyuncu var. Sen böyle bir ortamda üçlü savunma oynayarak baştan risk alıyorsun. Oyuncular bu sisteme aşina değil, pozisyonlarının görevlerini yerine getirme konusunda yetersiz ve bilgisizler.

2- Hadi madem 3-5-2 oynuyorsun, neden savunmanın en önemli bölgesine bir orta saha oyuncusu olan Felipe Melo'yu koyuyorsun ? Melo ilk iki golde de hatalı, pozisyon alma hatası var. Ama bu Melo'nun değil Prandelli'nin hatası. Melo kariyeri boyunca orta saha oynamış bir oyuncu, adamın topla kaleye gelen oyuncuyu karşılama dürtüsü var, en arkada kalıp savunmanın arkasına kaçacak oyuncuları kovalamak değil Melo'nun ön libero oynarken görevi. Hem 3-5-2 hem Melo: Skor 2-0. 
(Bu arada taç çizgisinde Alexis'e çift taban daldığı pozisyon % 100 kırmızı kart. Hakem inanılmaz toleranslı davrandı o pozisyonda, Melo hala konuşuyordu hakemle sarı kart aldığı için ... Taban göstermek UEFA ve FIFA tarafından ısrarla vurgululandığı gibi direk kırmızı kart. Teşebbüs bile yetiyor, darbeye gerek yok ki Melo'nun darbesi de vardı rakibe topla karışık)

3-3-5-2 ve Melo yetmedi, bir de Sneijder'den Pirlo yaratmaya çalıştı Prandelli. Sneijder çok çalıştı, ayrı konu ama Sneijder'in görevi o değil ki ! Üçüncü bölgede oynattığın kontra atak silahlarına top atacak yegane isim olan Sneijder savunmanın önünde stoperlerden top alıp dağıtsın istiyorsun. Hücumda verim alman gereken Sneijder'den verim alamadığın gibi ne kadar iyi niyetli olsa da o pozisyonu oynamayı bilmeyen Sneijder maç içerisinde pozisyon hataları yapıyor.

4- Arsenal'de kanatlarda Alexis Sanchez ve Oxlade Chamberlain gibi bire birde leblebi gibi adam geçen ve ayrıca çok formda olan adamlar varken sen bunların karşısına kanatları tek başına kullansın diye hücum orjijinli Veysel ve Telles'i kullanıyorsun. Sonuç : Hüsran. Yine bu adamların hatası yok burada, bilakis kanatları çift adam oynatıp Sanchez ve Chamberlain'i özel kontrol etmen gerekirken işlerini daha da kolaylaştırıyorsun....

5-Arsenal orta sahada Flamini'yi tek bıraktı, Cazorla ve Mesut onun önünde oynayıp savunmada ona yardıma geldi. Böyle  bir orta saha varken karşında, rakibi bozacak en önemli silahın Melo ve yanına Dzemaili, Selçuk, Yekta gibi 3 oyuncu daha koysan, Sneijder ve Burak - Pandev'den biri ile başlayıp, oyunu geride kabul edip, compact bir oyun oynayarak skoru 0-0'da tutmaya çalışsa Prandelli çok daha başarılı olurdu. Maçın gidişatına göre kenardan Umut ve/veya Pandev takviyeleri ile kontra atak için diri silahlar oyuna sokabilirdi. Prandelli bu maça iyi hazırlanmamış, bu bir gerçek !

6-Prandelli bu maçtan puan alacağına baştan inanmamış, bu maçı zaten kaybedeceğim, bari yeni bir şablon deneyeyim demiş. İşin gerçeği bu.Yoksa bu maceraları Arsenal deplasmanında deneyeceğine zorluk derecesi çok daha düşük bir lig maçında denerdi. 

7-Gruptan çıkma ihtimali Galatasaray'ın % 5'in de altında. Gerçekçi olmak gerekirse yok. Dortmund'dan en az 3 , ideal olarak 4, Arsenal'den en az 3, Anderlecht'ten en az 3 puan alman gerekiyor kalan maçlarda gruptan 2.çıkabilmek için ki bu da ancak hayal. Avrupa ligi için Anderlecht'i Belçika'da yenmekten başka çaresi yok Galatasaray'ın zira hem Galatasaray hem de Anderlecht'in kalan maçlarında Arsenal ve Dortmund'a karşı puan alma şansı çok düşük.

8- Galatasaray'ın Arsenal'i buu kadar dağınık ve eksik yakalamışken, Beşiktaş gibi gerçekçi bir futbol ortaya koyup, puan almak için Arsenal'i zorlamaması gerçekten hayret verici. Resmen intihar etti dün Galatasaray. 

9-Son olarak, Prandelli ne planlamış bilmiyorum ama Galatasaray Arsenal ile başa baş oynamaya çalıştı. Onun temposuna çıkmaya çalışarak, Arsenal gibi oyuna hükmetmeye çalıştı Galatasaray. Arsenal'in temposunu düşürüp, verimliliğini azaltmak yerine tempoyu daha da arttırdı Galatasaray. Düello yaptı Prandelli Arsenal ile resmen, rakip oyuncuların kalite farkı ortaya çıktı, 3-0 ile havlu attı ilk yarıda.  2.yarı ise teslim bayrağını çekti, daha mantıklı bir diziliş ve oyun yapısına dönerek... Ama iş işten geçmişti çoktan

Bu yazı 02.10.2014 tarihinde yazılmıştır.


Manchester City:1 AS Roma:1 Maç Analizi

Ligde 5'te 5 yapan, Şampiyonlar liginde  ilk  grup maçında CSKA'ya  5 atan Rudi Garcia'lı Roma dört dörtlük sezon başlangıcının ardından dün gece de Manchester City'e sahayı dar etti ve İngiltere'den 1 puanla döndü.

Bu puana Roma'dan çok Manchester City sevinmeli aslında maçta olanlara bakılırsa. 

Maçın favorisi Manchester City maça iki merkez orta saha ile başladı - Yaya Toure ve Fernandinho - , kanatlarda Silva ( kanat görünümlü forvet arkası ) ve Jesus Navas, ilerde ise Dzeko ve Agüero gözüküyordu City'nin dizlişinde. Silva ile birlikte Agüero ve Dzeko ikilisinden birini tercih eden Pellegrini, her iki oyuncunun son maçlardaki iyi görüntüsünden ve mutlak galip gelmesi gerektiğinden ötürü sahaya çift santrafor ile çıktı. Roma'da ise kalede De Sanctis'in olmaması önemli bir eksik gibi gözükse de maç boyunca yaptıkları kusursuz takım savunması ile kalelerine pek top getirmediler, bu eksiklik göz önüne çıkmadı.

Geride sol bekte İngiliz Cole, savunmanın ortasında Yunan Manolas ve Newcastle'dan kiralık Fransız Yanga-Mbiwa, sağ bekte ise Brezilyalı Maicon yer alırken onların hemen önünde müthiş bir dinamo, Belçika'lı Nainggolan, Boşnak Pjaniç ve Mali'li tecrübe abidesi Seydou Keita üçlüsü, onların önünde ise 38'lik genç kaptan Totti, genç italyan Florenzi ve Fildişi sahilli Gervinho yer aldı. 

Rudi Garcia'nın takımı maça kötü başladı, Maicon kendine yakışmayacak bir hata yaparak Agüero'yu savunmanın arkasına kaçırdı - Silva'nın pası muhteşemdi -, pozisyonun gol olacağını fark ettiği zamansa sarılarak Agüero'yu indirdi. 4. dakikada Agüero'nun golüyle 1-0 yenik başladı maça Roma.

Baskının artacağı ve City'nin Roma'yı boğacağı düşünülürken, maça daha da adapte olan, Maicon'la bir topu direkten dönen, Totti'nin ara paslarıyla etkili olan bir Roma vardı sahada. Beklenen gol efsane kaptandan 23. dakikada geldi. Hart'ın ayağının bir anlık kayması ile topa geç çıkışı Totti'ye avantaj sağladı ve Şampiyonlar liginde gol atan en yaşlı futbolcu olan büyük kaptan Hart'ın üzerinden küçük bir aşırtma yaparak topu filelere bıraktı. Golden sonra iyice morallenen Roma orta sahanın kontrolünü iyice ele aldı, City savunmadan çıkmakta güçlük çekti.

İkinci yarıda Milner değişikliği hareket getirdi birkaç dakikalığna City'e ama pek pozisyon üretemedi City yine de. Maçın kontrolü tamamen Roma'ya geçmişti. Özellikle orta saha üçlüsü, Toure ve Fernandinho'ya büyük üstünlük sağladı. Nainggolan sahada basmadık yer bırakmadı, Toure'yi çok bozdu. Pjanic ve Totti akıllarını teknikleriyle birleştirerek topun Roma'da kaldığı dakikalarda etkili toplar attılar arkadaşlarına. Gervinho her zamanki gibi çok hareketliydi ama 3.bölgede doğru kararlar alamadı, çok top ezdi. Yine de büyük bir silahtı Roma için, Kompany ve Demichelis savunmayı önde kuramadı onun varlığından dolayı.

Maçta gole yakın olan bir taraf varsa o da Romaydı, 2-1'lik sürpriz - oyun olarak hiç de sürpriz olmazdı bu, skor anlamında sürpriz -bir galibiyetle dönebilirlerdi İngiltere'den.  1 Puanın yanı sıra etkili oyunuyla City'e aman vermeyen Roma psikolojik avantajı da eline aldı.

Manchester City şimdi 2 rakibinden 1 puan almış vaziyette 3. sırada. Roma'yı deplasmanda yenmeleri gerekiyor ve büyük ihtimalle sadece o galibiyet de yetmeyecek kendilerine gruptan çıkmak için. İngiltere'de bir Bayern galibiyetine ihtiyaçları da olacak. Bu açıdan bakıldığı zaman Man.City'nin gruptan çıkması artık çok zor diyebiliriz.

Rudi Garcia'nın muhteşem Roma'sı Şampiyonlar Liginde bu yılın flaş ekiplerinden biri olacak, Bayern Münih'i geçip, 1. bitirirlerse kimse şaşırmasın !

Maçtan kısa notlar:

* Her iki takım da ilk yarıda rakibe önde baskı yaparak oyun kurmasına izin vermedi.
* İkinci yarıda Roma sahada daha diri kaldı, baskısına devam etti ve orta sahayı tamamen kontrolüne aldı. 
* Etkisiz Navas'ı Milner ile değiştirerek kanattan etkili olmayı düşündü Pellegrini, Milner daha hareketliydi ama beklenen etkiyi yapamadı.
* Keita pozisyonunu mükemmel oynayan bir orta saha, Pjanic mükemmel bir pasör, Nainggolan müthiş bir dinamo. Bu üçlünün bir araya gelmesiyle hem hücumda hem de savunmada Roma maç boyu üstünlük sağladı City'e.
* Pellegrini orta sahayı kaybettiğini farkedip Dzeko yerine Lampard'ı soktu ama Lampard da çare olamadı City'e.
* Jovetic sakatlıktan çıktığı için sadece son 6 dk. oynayabildi ama hareketliydi. Sezon başı formu düşünülürse City'nin ilerdeki üretkensizliğine ilaç olabilir Jovetic.
* City'de hücumda yaratıcılık konusunda bütün yük Silva'nın üzerine yüklenmiş durumda. Bir çok takım santrafor arkası üç oyuncuya paylaştırdığı bu görevi City tek bir oyuncuya yüklüyor. Toure devreye giremeyince, Silva da gününde olmayınca - pasları iyiydi ama gol vuruşları çok başarısızdı dünkü maçta - City pozisyon üretmekte çok zorlandı.
* Navas en iyi yaptığı iş olan çizgiye inme işini maç boyu 1,2 kere denedi. Kötüydü ama Navas için endişe duyulacak en önemli nokta bu kanat girişimlerini denemeye çalışmamasıydı. Fizik olarak hazır değildi Navas.
* Strootman ve De Rossi'nin dönüşü ile Roma orta sahasında yaşanacak bolluk çarpıcı. Llajic, Iturbe gibi hücum silahlarını da düşünürsek Roma bu yıl Avrupa'da çok can yakacak !
* Rudi Garcia her oyuncudan sonuna kadar verim almayı bilenlerden. İngiltere'de kötü bir performans çizen Gervinho Garcia'nın elinde Avrupa'nın en iyi hücum oyuncularından biri oldu, Maicon bitti deniyordu, Maicon fizik olarak çok iyi durumda. İleri, geri çalışıyor bildiğimiz Maicon gibi. Cole İngiltere'de kulübeden çıkamıyordu geçen yıl, bu yıl çok diri. Nainggolan hem Belçika için hem Roma için büyük kazanç, yaş 26. Keita bitti deniyordu, burada yeniden verim veriyor. Totti keza 38'inde, ilk 11'de oynuyor, etkili. Garcia gerçekten çok iyi bir teknik direktör !

Bu yazı 01.10.2014 tarihinde yazılmıştır